NOTERLİK İŞLEMLERİNDE ONAYLAMA VE DÜZENLEME İŞLEMLER İLE İMZA VE PARMAK İZİ

HALUK NECDET TEKİN (T.N.B BAŞKAN DANIŞMANI) - TÜM MAKALELERİ


 

1- Genel olarak:

 

a) Onaylama işlemler:

 

Noterliklerde yapılan onaylama işlemlerle ilgili hükümlere Noterlik Kanununun 90 ila 93 üncü maddelerinde yer verilmiştir.

 

Noterlik Kanununun 82 nci maddesi gereğince, noter tarafından yapılan imza onaylaması, onaylanan imzanın ilgiliye ait oluşunu belgelendirme niteliğinde bulunup, hukuki işlemlerin içindekileri kapsamaz. Bu işlemlerde imza ve tarih, sahteliği sabit oluncaya kadar geçerlidir.

 

Noterlik işlemlerinde onaylama, iş sahiplerinin isteğine bağlı olarak veya yasal zorunluluk nedeniyle yapılır. Kanunlarda yer alan hükümler nedeniyle imza onaylaması yapılması gerekenlere örnek olarak aşağıdaki işlemler gösterilebilir.

4721 sayılı TMK’ nın 689 uncu maddesinin son fıkrası “Taşınmazlarla ilgili anlaşmalar imzalarının noterlikçe onaylanması koşuluyla paydaşlardan birinin başvurusu üzerine tapu kütüğüne şerh verilebilir.”  hükmünü içerdiğinden, paylı mülkiyete konu taşınmazlarda paydaşların yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda yaptığı anlaşmaların tapu kütüğüne şerh verilebilmesi için tarafların imzalarının,

6102 sayılı TTK’ nın 595 inci maddesinde yer alan “Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır.” hükmü gereğince limited şirketlerdeki pay devri ile ilgili sözleşmelerde tarafların imzalarının,

noterlikçe onaylanması zorunludur.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 148 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre; sınai mülkiyet haklarının devrine ilişkin sözleşmelerin geçerliliği, ancak noter tarafından onaylanmış şekilde yapılmış olmalarına bağlıdır.

b) Düzenleme işlemler:

Noterliklerde yapılan düzenleme işlemlerle ilgili hükümlere de Noterlik Kanununun 84 ila 89 uncu maddelerinde yer verilmiştir.

Noterlik Kanununun 82 nci maddesi gereğince, noterler tarafından düzenleme şeklinde yapılan hukuki işlemler, sahteliği sabit oluncaya kadar geçerlidir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 204 üncü maddesi gereğince de, düzenleme şeklindeki noter senetleri, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılırlar.

 

Noterlik Kanunu’nun 89 uncu maddesinde düzenleme şeklinde yapılması zorunlu işlemler sayılmıştır. Buna göre;

Niteliği bakımından tapuda işlem yapılmasını gerektiren sözleşme ve vekaletnameler,

Vasiyetnameler,

Mülkiyetin saklı tutulması kaydı ile yapılan satışlara ilişkin sözleşmeler (TMK 764),

Taşınmaz satış vaatlerine dair sözleşmeler,

Vakıf senedi,

Tanıma senedi,

Mirasın taksimi sözleşmesi,

Diğer kanunlarda öngörülen sair işlemler,

Noterlik Kanununun 84 ila 89 uncu maddelerinde yer alan hükümlere göre düzenlenir.

 

Bu maddede, düzenleme yapılması gereken işlemlerden birisi “niteliği bakımından tapuda işlem yapılmasını gerektiren sözleşmeler” olarak belirtilmiş ise de; bu durum, tapuda yapılacak bir işlem niteliğinde olan tapu kütüğüne şerh verilmesiyle ilgili olarak esas alınacak kira sözleşmeleri ile 4721 sayılı  TMK’ nın 689 uncu maddesinde sözü edilen, paylı mülkiyete konu taşınmazlarda paydaşların yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda yaptığı sözleşmeleri kapsamamaktadır. Zira bu sözleşmelerin onaylama yapılması yeterli olup, düzenleme şeklinde yapılması gerekmemektedir.

 

Aynı maddede düzenleme şeklinde yapılacağı belirtilen evlenme mukavelesi ve evlat edinme sözleşmelerinden:

 

Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 170 inci maddesinde yer alan “Evlilik Mukavelesi”, 4721 sayılı TMK’nın “Dördüncü Bölümü”nde (md. 202 vd.) “EŞLER ARASINDAKİ MAL REJİMİ” başlığı altında yer almıştır. Bu nedenle, “Evlenme sözleşmesi/mukavelesi” ibaresi “Eşler arasındaki mal rejimi” olarak anlaşılmalıdır. Her ne kadar NK 89’uncu maddesinde bu işlemin düzenleme şeklinde yapılacağı belirtilmiş ise de, 4721 sayılı TMK’ nın 205 inci maddesinin “Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır.” hükmünü içermesi nedeniyle, bu sözleşmelerin mutlaka düzenleme şeklinde yapılması gerekmemektedir.

Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 256’ncı maddesinde yer alan evlat edinme sözleşmesinin resmi senetle yapılacağına dair hükme, 4721 sayılı TMK ‘da yer verilmemiş olması nedeniyle, bu sözleşme noterliklerde yapılmamaktadır.

 

Noterlik Kanunun 89 uncu maddesi dışında diğer kanunlarla da hukuki işlemin düzenleme şeklinde yapılması zorunluluğu getirilmiş olabilir. Bunlara örnek olarak da aşağıdaki hukuki işlemler gösterilebilir.

4721 sayılı TMK’ nın 102 nci maddesi gereğince, resmi senetle vakıf kurma işleminin temsilci aracılığıyla yapılması, temsil yetkisinin noterlikçe düzenlenmiş bir belgeyle (vekaletnameyle) verilmiş olmasına bağlıdır.

Aynı şekilde, TMK’ nın 677 nci maddesi gereğince Bir mirasçının üçüncü kişiyle yapacağı miras payının devri sözleşmesinin geçerliliği, noterlikçe düzenlenmesine bağlıdır.

 

Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği’nin 25 inci maddesi gereğince, Bakanlık tarafından ruhsatlandırılmış bir ürününün ruhsat sahibi değişikliği yapılabilmesi için Bakanlığa sunulacak sözleşmenin noter huzurunda düzenlenmiş ve maddede belirtilen hususları içermesi zorunludur.

 

2- Noterlik işlemlerinde imza onaylaması – işlemin imzalanması, parmak izinin alınması:

 

a) İmzanın noter huzurunda atılmasının zorunlu olduğu:

 

Bazı resmi makamlar ile kamu kuruluşları temsilcilerinin, noter veya imzaya yetkili memuru yanlarına kabul etmeden, sadece evrakı alarak noter huzurunda olmaksızın imza etmek istediklerinin TNB’ ye ulaşan bilgilerden anlaşılması ve durumun Adalet Bakanlığına bildirilmesi üzerine, adı geçen Bakanlıkça gönderilen 8 Nisan 1977 gün ve 10372 sayılı yazıda:

“Bilindiği üzere, düzenleme şeklindeki noterlik işlemlerinde, ilgilinin bayanının tutanağa geçirilmesi ve imzasının alınmasının noter huzurunda olması, 1512 sayılı Noterlik Kanununun 84 ve 85. maddeleri hükmü gereği bulunmaktadır.

Keza imza onaylaması şeklindeki işlemlerin de, aynı Kanunun 91 ve 92. maddelerine göre, ilgilinin imzasını noter huzurunda atması veya dışarıda atılan imzanın kendisine ait olduğunu noter huzurunda kabul etmesi şartı ile yapılması mümkün olmaktadır.

Kanunun bu amir hükümleri, en ufak bir tereddüde meydan vermeyecek açıklıkta olduğu gibi, gerek bu ve gerekse diğer yasalarda hiç bir makam, merci ve kişiler için bir ayrıcalık hükmü de getirilmiş değildir. Noterlik işlemlerinin kanunun öngördüğü şekil ve şartlara uy­gun olarak yapılması yükümlülüğü notere ait bulunmaktadır.

Hal böyle olunca, her kim olursa olsun yukarıda açıklanan hükümlere aykırı uygulama isteyene noterin, kanun hükmünü hatırlatması, aksi takdirde istenilen işlemi yapamayacağını usulü da­iresinde bildirmesi gerekecektir.” denilmiş ve daha sonra da TNB’ ye gönderilen 3 Mart 1980 gün ve 4833 ile 30 Mayıs 1984 gün ve 15404 sayılı yazılarda da  konuya aynı nitelikte yer verilmiştir.

 

Bazı kurum ve kuruluş yetkililerinin ise, imzalanacak sözleşme için gereken belgelerin noterlik görevlilerince kurum ve kuruluşa gelerek almalarını ve işlemi tamamlamalarını talep etmeleri üzerine bu durum da Adalet Bakanlığına iletilmiştir. Adı geçen Bakanlıkça TNB’ ye gönderilen 3 Mart 1980 gün ve 4833 sayılı yazıda da:

“1512 sayılı Noterlik Kanununda, noterlikte yapılacak bir işlem için gereken belge ve kağıtların, iş sahibinin vaki talebi üzerine noter veya memuru tarafından mahalline gidilerek alınıp getirilmesini mümkün kılan bir hüküm bulunmadığı gibi, iş takibi niteliğini taşıyan böyle bir davranış, anılan yasanın re­kabeti yasaklayan 50. maddesine de aykırılık teşkil edecektir.

İş sahibinin resmi daire veya kamu kuruluşu olması, açıklanan bu durum dışında farklı bir uygulama yapılmasını gerektir­mez.

Açıklanan bu kurala aykırı bir taleple karşılanan noter veya imzaya yetkili vekilinin, talep sahibi hangi makam ve mevkide olursa olsun, kanuni imkansızlık bulunduğunu uygun bir bi­çimde hatırlatması, buna rağmen ısrar edilmesi halinde istenilen işlemi yapmaması gerekmektedir.” denilmiştir.

 

Bu nedenle; hukuki, cezai ve disiplin yönünden sorumluluğa yol açabileceği dikkate alınarak, Noterlik Kanununa aykırı olan bu gibi işlemlerin yapılmaması ve bu konuda duyarlı davranılması gerekmektedir. (1977/17, 1980/7 ve 1991/32 s. Genelgeler.)

 

b) Müşterek imzaları ile temsile yetkili olan kimselerin ayrı yerlerde olması durumunda, her bir temsilcinin bulunduğu yer noterliğinde imzalarının onaylanmasının mümkün olduğu:

 

Şirketi müşterek imzaları ile temsil ve ilzam yetkisi verilen kimselerin ayrı yerlerde olması durumunda, işlemin her bir temsilcinin bulunduğu ayrı noterliklerde onaylanmasının ve  işlemin bu şekilde tekemmül ettirilmesinin mümkün olup olmadığı konusunda Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden görüş istenmesi üzerine adı geçen Genel Müdürlükçe gönderilen ve TNB Yönetim Kurulu’nun 14.05.2004 günlü toplantısında görüşülen 02.04.2004 günlü ve 07392 yazıda;

“Kanun koyucu ticari temsilciler ve diğer ticari vekiller bakımından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 40 ve devamında yer alan genel hükümler dışında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 547-554 ncı maddelerinde özel bir düzenleme getirmiş bulunmaktadır.

Bu düzenlemeye göre;

Birlikte ticari temsil yetkisi; işletme sahibinin birden çok ticari temsilciler aracılığıyla birlikte temsilidir. Birlikte temsil yetkisi verilen ticari temsilciler birlikte davranmak zorunluluğundadırlar, fakat bunu aynı zamanda yapmakla yükümlü değildir. Bununla birlikte ticari temsilcinin tek başına yaptığı eyleme teşebbüs sahibi ya da diğer ticari temsilciler tarafından birlikte sonradan onay verilebilir.

Bu nedenle;

Herhangi bir şirketin temsil ve ilzam yetkisinin müşterek imza ile kabul edildiği hallerde, temsilcilerin ayrı yerlerde olması durumunda noterlik işleminin her bir temsilcinin bulunduğu ayrı noterliklerde onaylanmasının ve işlemin bu şekilde tekemmül ettirilmesinin mümkün olduğu düşünülmektedir.” denildiğinden, bu tür işlerde belirtilen şekilde işlem yapılabilecektir. (2004/24 s. Gnl.)

 

c) Birden fazla tarafı olan işlemlerde tarafların ayrı yerlerde olması durumunda, her bir tarafın bulunduğu yer noterliğinde imzalarının onaylanmasının mümkün olduğu:

 

Bir iş kağıdında yer alan imzaların farklı tarihlerde ve farklı noterliklerde onaylanmasına ilişkin olarak TNB tarafından Maliye ve Gümrük Bakanlığından alınan görüşe ilişkin 10.3.1988 gün ve GEL : HARÇ: 22323501967/16003 sayılı yazıda özetle;

“488 ve 492 sayılı Kanunların hükümleri de dikkate alınarak bir iş kağıdında yer alan imzaların farklı tarihlerde noter tasdikine ilişkin olarak tayin olunan Bakanlığımız görüşü aşağıda belirtilmiştir.

1 - Harç yönünden:

a) Dışarıda düzenlenerek noter tasdikine getirilen ve taraflardan her ikisinin veya yalnızca birinin imzasını ihtiva eden sözleşmedeki imzalardan birini veya mevcut imzayı tasdik eden noterin yalnızca tasdik ettiği imzaya tekabül eden harcı tahsil etmesi,

b) Söz konusu sözleşmedeki diğer imzaya veya bu sözleşmeye işlem taraflarından diğeri tarafından ileriki bir tarihte konan imzaya ait harcın ise bu imzaya ait tasdik işlemini, bilahare yapan aynı veya başka bir noter tarafından tasdik sırasında tahsili mümkün bulunmaktadır.

Ancak, 492 sayılı Kanunun 42 nci maddesi hükmü gereğince belli değeri ihtiva eden ve nisbi harca tabi tutulması gereken sözleşmelerden alınacak harcın hesabında farklı tarihlerde imza tasdiki işlemi yapan noterlerce asgari ve azami harç miktarlarının dikkate alınması gerekmektedir.

2 - Damga vergisi yönünden:

İmzalardan birinin tasdiki için herhangi bir notere getirilen sözleşmede, taraflardan her  kişinin veya birisinin imzasının mevcut olması hallerinde kağıda ait damga vergisinin ilk tasdik işlemini yapan noter tarafından tahsil edilmesi icap eder.” denildiğinden, birden fazla tarafı olan işlemlerde tarafların ayrı yerlerde olması durumunda, her bir tarafın bulunduğu yer noterliğinde imzalarının onaylanması da mümkün bulunmaktadır. (1988/40 s. Gnl.)

 

ç) Birkaç dilde yazılmış belgelerin imza onaylamalarında uygulanacak usul:

 

Hem Türkçe hem de yabancı dilde yazılmış sözleşmelerin noterlikçe ne şekilde onaylanacağına ilişkin TNB’ nin sorusu üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden verilen 16.6.1987 gün ve 18973 sayılı yazıda;

“Bilindiği gibi, 1512 sayılı Noterlik Kanununun (Noterlerin Görevleri) başlığını taşıyan 60 ıncı maddesinin 4 üncü fıkrasında, bu Kanuna uygun olarak dışarıda yazılıp getirilen kağıtların üzerindeki imza, mühür veya herhangi bir işareti onaylamak görevi noterlere verilmiş, aynı Kanunun 90 ıncı maddesinde de, hukuki işlemlerin altındaki imzanın onaylanmasının imzayı  atan şahsa ait olduğunu bir şerhle belgelendirilmesi şeklinde yapılacağı belirtilmiştir.

Görüldüğü üzere, Noterlik Kanununun 60/4, maddesi onaylama şeklinde yapılacak işlemleri kapsamakta olup, onaylama şeklinde yapılan işlemler muhtevayı kapsamamakta imza ve tarih onaylanması söz konusu olmaktadır. Bu nedenle de, bu işlemler sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olup, işlemin muhtevası ise aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.

Diğer taraftan, 1512 sayılı Noterlik Kanunun 53 üncü maddesinde, Noterlerin kanunların emredici hükümlerine aykırı hususlarda işlem yapamayacakları hükmü yer almış, ayrıca bu hükmün, imza onaylaması yapılan işlemlerin kapsamı hakkında da uygulanacağı öngörülmüştür.

Gerçekten de, yürürlükteki kanunların tamamını bilmesi gereken ve bildiği kabul olunan noterler, bu kanunların emredici hükümlerine aykırı işlem yapamayacakları gibi, hariçte düzenlenen bu gibi işlemlerin tanzim veya onaylanması hiçbir hukuki değer ifade etmeyeceğinden aynı zamanda noterin mali, inzibati ve cezai sorumluluğunu da gerektirebilecektir.

Bu  itibarla, anılan sakıncaların önlenebilmesi bakımından Türk şirketlerinin, yabancı şirketlerle birlikte ihaleye katılması nedeniyle Türkçe ve birkaç yabancı dilde yazılmış sözleşmenin noterlere onay için getirilmesi halinde, yabancı dilde yazılmış sözleşmenin kapsamının belirlenebilmesi bakımından onaydan önce bulundurulmak suretiyle metinler arasında uygunluk olup olmadığının belgelendirilmesi ve tutanağa ayrıca tercümanın adı, soyadı, doğum tarihi, iş adresi, ev adresi, tahsil derecesi, hangi dil ve dilleri bildiği, yemin biçimi şekli ve tarih yazılarak imzalanması gerektiği düşünülmektedir.” Denildiğinden Türkçe ile birlikte birkaç yabancı dili de muhtevi şekilde yapılacak sözleşmelerde buna göre hareket edilmesi icap etmektedir. (1987/53 s. Gnl.)

 

d) İşlem kağıtlarının her sayfasının imzalanması zorunluluğu ve bunun istisnaları:

aa) İşlemlerin her sayfasının ilgili ve noter tarafından imzalanması zorunluluğu:

Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin 132 nci maddesi gereğince, düzenleme veya onaylama şeklinde yapılan noterlik işlemlerinin birden fazla sayfayı kapsaması halinde kanunen ilgilisi tarafından imzalanması zorunlu asıl veya örneklerin her sayfasının ilgili ve noter tarafından im­zalanması zorunludur.

 

bb) Ciltli, kitap halinde ve sayfa numa­raları teselsül eden basılı işlem kağıtlarının her sayfasının imzalanamayabileceği:

Aynı maddenin ikinci cümlesi gereğince, ciltli, kitap halinde ve sayfa numa­raları teselsül eden basılı işlem kağıtlarının bu kaydın dışında tutulabilmesi ve bu nitelikteki işlemlerde, yalnızca son sayfanın imzalanması ile ye­tinilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

cc) İhale sözleşmelerine ekli kitapçık halindeki şartname ya da birim fiyat listelerinin sayfalarının ayrıca imzalanmasına gerek olmadığı:

İhale sözleşmelerinin noterlerce onayı sırasında tereddüt edilen bazı hususlarla ilgili olarak TNB tarafından Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden görüş istenmesi üzerine adı geçen Genel Müdürlükçe gönderilen 7.10.1887 gün ve 33077 sayılı yazıda özetle:

“Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin ‘İşlem kağıtlarının her sayfasının imzalanması’ başlığını taşıyan 132. maddesinde yer alan hükmünden de anlaşıldığı gibi, kitap şeklinde bulunmayan her türlü sözleşmenin her sayfasının ilgililer ve noter tarafından imzalanması veya en azından paraf edilmesi kanunen gerekli bulunmaktadır. Diğer taraftan, ihale ile ilgili şartnameler ile fiyat birim listelerinin ilgili Bakanlık ya da kurumlarca usulüne uygun olarak ilan edilip onaylandıktan sonra asıllarının dosyalarında bulunması nedeniyle değiştirilme ihtimalinin bulunmadığı kuşkusuzdur.

Bu itibarla, idare ile müteahhit arasında yapılan ihale sözleşmesine ekli kitapçık halindeki şartname yada birim fiyat listelerinin sayfalarının ayrıca imzalanmasına gerek olmadığı düşünülmektedir.” denildiğinden, ihale sözleşmelerinin onayı sırasında sözleşme eki olan şartname ya da birim fiyat listelerinde buna göre işlem yapılabilecektir. (1987/69, 1991/32, 35 s. Genelgeler.)

 

çç) Yapı kooperatifi ana sözleşmelerinin her sayfasının imzalanması gerektiği:

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilatlandırma Genel Müdürlüğünün, konut yapı kooperatifi ana sözleşmelerinin her sayfasının imzalanması gerektiğine ilişkin genel yazısı ile Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin 132 nci maddesi hükmünün çelişmesi üzerine konunun intikal ettirildiği Ada­let Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden TNB’ ye gönderilen 24.5.1991 gün ve 23589 sayılı yazıda:

“Yapı Kooperatifleri ana sözleşmesinin her sayfasının kurucular ta­rafından imzalanması gereği Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilatlan­dırma Genel Müdürlüğü ifadeli 7.4.1989 gün  ve 11.02.1/651.12649 sayılı genelge nitelikli yazısı ekinde bulunan (konut yapı kooperatiflerinin ku­ruluşu sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar) başlıklı yazının 1/a maddesinde ifade edildiği anlaşılmaktadır.

1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 2 nci madde­sinde ana sözleşmedeki imzaların noterce onaylanması gerekeceği hük­me bağlanmıştır.

Uygulayıcı idare durumundaki Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, ana söz­leşmenin her sayfasının kurucular tarafından imzalanmasını zorunlu say­dığına göre 1163 sayılı Kanunun 2 nci maddesi çerçevesinde imzaların bulunduğu bütün sayfaların noterce onaylanması gerekecektir.

Nitekim Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin 132 nci maddesi ile getiri­len ana kural işlem evrakının her sayfasının ilgililer ve noter tarafından imzalanması yönündedir. Öte yandan anılan yönetmeliğin 132 nci mad­desinin ihtiyari hüküm taşıyan son cümlesine uygun düşeceği mülaha­zasıyla bir işlemin konu ile ilgili Bakanlığın kabul ve uygulaması aksi­ne onaylanmasında bir yarar da bulunmamaktadır.

Bu itibarla, sayfaları teselsül eden kitapçık halindeki yapı koopera­tifi ana sözleşmesinin her sayfasının ilgili ve noter tarafından imzalan­ması yönündeki ilgili Bakanlık görüşünün yerinde olduğu düşünülmüş­tür.” denildiğinden, yapı kooperatifi ana sözleşmelerinin her sayfasının kurucu üyeler ve noter tarafından imzalanması gerekmektedir. (1991/35 s. Gnl.)

 

e) Parmak izinin alınmasında dikkat edilecek hususlar:

 

1991/27 sayılı Genelge ile duyurulduğu üzere;

Noterlikte işlem yaptıran ve okuma yazma bilmeyen ilgililerin par­mak izi alınmasında hatalı davranıldığı ve alınan izlerin gerektiğinde yapılan incelemelerde yeterli görülmediğinin anlaşılması nedeniyle, parmak izi alınırken aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir.

Dava konusu olan parmak izlerinin tespiti için uzmanların faydalanabileceği tüm hatların ve çizgilerin çıkması gereklidir. Bu nedenle parmak izi alınırken, parmağın birinci boğumundan tırnak altına kadar, yine tırnağın sol kenarından sağ kenarına kadar ta­mamının çıkmasına ve ayrıca aşağıda belirtilen hususlara dikkat edilmelidir.

1) Parmak mümkün olduğu kadar temiz olmalıdır.

2) Istampa yeni mürekkeplenmiş olmayıp, mürekkebi emmiş olma­lıdır.

3) Istampa çok eskimiş olmamalıdır.

4) Parmağı mürekkeplerken de parmak izini alırken yapıldığı gibi, parmağın birinci boğumundan tırnak altına kadar ve tırnağın sol kena­rından sağ kenarına kadar içeriden dışarıya doğru döndürülmesi gerekir.

 

 b) Okuma ve yazma bilmediği için imza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi için noterler tarafından düzenleme biçiminde yapılmasının zo­runlu olduğu:

(Yönetim Kurulunun 24.08.2020 tarihli toplantısında alınan 83 numaralı kararı uyarınca değiştiril­miştir.)

1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 206 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “imza atamayanlar” ibaresi 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Kanunla “okuma ve yazma bil­mediği için imza atamayanlar” olarak değiştirilmiştir.

Tüm noterlik işlemlerinin düzenleme biçiminde yapılıp yapılmayacağı hususlarında te­reddüde düşülmesi üzerine, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden görüş alınması yanında akademisyenler ile yargı mensuplarıyla da konunun görüşülmesi sonunda Yönetim Kurulunun 06.10.2011 günlü toplantısında “Noterler tarafından hukuki işlemin, so­mut olayın özelliklerine göre değerlendirilerek, bazılarının senet niteliğinde kabul edilmesinin, bazılarının ise senet kabul edilmemesinin, ileride işin yargıya intikali halinde yargı merciinin yapacağı değerlendirmenin önceden bilinmesinin mümkün olmaması nedeniyle, giderilmesi zor olan ve sorumluluğu gerektirebilecek durumlara yol açabileceğini, noterlerin risk altına girmemesi bakımından işlemin yapılması sırasında belgenin senet niteliğinde olup olmadığı­nın değerlendirilmesinin noter tarafından yapılmasının uygun olmayacağı dikkate alınarak, okuryazar olmayan kimselerin yapacakları hukuki işlemleri içeren tüm belgelerin düzenleme şeklinde yapılması gerektiğine karar verilmiş bulunduğundan, okuryazar olmayan kimselerin yapacakları hukuki işlemlerde uygulama aynı şekilde sürdürülecektir.

Yönetim Kurulunun 12.03.2014 tarihli toplantısında da, “Aynı maddenin son fıkrasında yer alan bağışıklığın kişilerin şahsına getirilen bir muafiyet hükmü niteliğinde olması nedeniy­le, bu işlemlere katılanların tümü imza atamayan kişi/kişilerden oluşuyorsa işleme harç, damga vergisi ve değerli kâğıt muafiyeti uygulanacağı; diğer durumlarda ise imza atamayan kişi/kişilere noter harcı muafiyeti uygulanacağı, imza atabilen kişi/kişilerden ise harç, damga vergisi ve değerli kâğıt bedellerinin tahsil edilmesi gerektiği sonucuna varıldığına” karar veril­diğinden bu hususta da uygulama aynı şekilde devam ettirilecektir.

 c) 6100 sayılı HMK’nin 206 ncı maddesinde yer alan “imza atamayanlar” ibaresi  kapsamına kimlerin girdiği:

(Yönetim Kurulunun 24.08.2020 tarihli toplantısında alınan 83 numaralı kararı uyarınca değiştiril­miştir.)

28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı “Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun” 21 inci maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 206 ncı maddesine ikinci fıkra olarak “Okuma ve yazma bildiği hâlde imza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kul­lanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından onaylanmasına veya düzenlenmesine bağlıdır” hükmü eklenmiştir.

Bu hükme göre işlem ilgilisinin, okuma yazma bilmesine karşılık fiziki engeli nedeniyle imza atamaması halinde, zorunlu olarak düzenleme yapılması gereken (vasiyet, taşınmaz satış vaadi gibi) işlemleri dışında kalan işlemlerinin mutlaka düzenleme şeklinde yapılması zorunluluğu kaldırılmış bulunmaktadır. Bu durumdaki kişilerin hukuki işlemlerinin senet nite­liğini kazanması için işlemlerinin noterliklerde onaylama ya da düzenleme şeklinde yapılması yeterli bulunmaktadır.

Harç, damga vergisi ve değerli kâğıt bedelleri ile ilgili olarak, yukarıda (b) bendinde yapılan açıklamaya göre işlem yapılacaktır.

 

 ç) İki eli olmayan kimsenin noterlik işlemi yaptırması halinde izlenecek yol:

(Yönetim Kurulunun 24.08.2020 tarihli toplantısında alınan 83 numaralı kararı uyarınca değiştiril­miştir.)

HMK 206 ncı maddede yapılan değişiklikten önce bu bentte, iki eli olmaması nedeniy­le imza atamayan ve parmak izi alınamayan kişilerin işlemlerinin ne şekilde yapılacağı husu­sunda Adalet Bakanlığının 31.10.1990 tarih ve 45703 sayılı görüşüne yer verilmiş ise de, 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Kanun ile HMK 206 ncı maddede yapılan değişiklikle, bu durumda olan kişilerin işlemlerinin, okuryazar olma durumlarına göre yukarıda (b) ve (c) bentlerinde yer verilen açıklamalara göre yapılması ge­rekmektedir.

 

h) Noterlik işlemlerindeki imza, mühür ve kaşelerin birbirinden ayrı olması gerektiği:

 

 TNB’ye yapılan bir başvuruyla; noterliklerde eski bir alışkanlıkla mühür, imza ve isim kaşesinin üst üste basıldığı belirtilerek, işlemlerde mühür, imza ve kaşelerin birbirine değmeyecek şekilde düzenlenmesinin sağlanması istenmekle, TNB Yönetim Kurulu’nun 02.04.2007 tarihli toplantısında konu görüşülmüştür.

 

 Bilindiği üzere        Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin;

“Noterlik Dairesinin Çalışma Şekli” kısmında yer alan “Hesap İşleri Servisi ve Vezne” başlıklı 23 üncü maddesinin 4 üncü fıkrası:       

 “İşlemin sağ üst köşesine yevmiye numarasını kor ve kağıdın sağ alt tarafındaki noterlik tasdik mahallini noterlik mührü ile mühürler. İşin niteliğine göre evrakın üst orta kısmına örnek, tercüme ve sair şerhleri ihtiva eden kaşeyi basar. Yazı ile yazılması gerekli şerhlerin noksanlığı halinde tamamlanmak üzere servisine iade eder. İşleme değerlendirme pulu yapıştırılıyorsa bu pullara tarih damgası basılır. Bundan sonra altı notere, noter yokluğunda imzaya yetki­li vekile imzalattırılır. Noterlikte kalacak nüsha alıkonularak diğeri ilgili­ye verilir.”

 “Noterlik Mührünün Kullanılması Usulü” başlıklı 63 üncü maddesinin 1 inci fıkrası ise,

 “Mühür, noterlikte yapılan her türlü işlemlerin en sonu­na ve sağ alt köşeye ve noterliğin unvanı altına yazılan noterin veya imza­ya yetkili memurun isim ve soyadının altına okunaklı şekilde basılır ve bu­nun üzeri noter veya imzaya yetkili memur tarafından imzalanır.”

 hükümlerini içermektedir.

 

 Bu itibarla;

 İşin niteliğine göre örnek, tercüme ve sair şerhleri ihtiva eden kaşelerin evrakın üst orta kısmına basılması,

 Noterlikte yapılan her türlü işlemlerin en sonu­na ve sağ alt köşesine, önce noterliğin unvanının, bunun altına noterin veya imza­ya yetkili memurun isim ve soyadının yazılması, isim ve soyadının altına ise okunaklı şekilde mührün basılması ve bu­nun üzerine de noter veya imzaya yetkili memurun imzasının atılması,        

 Yönetmeliğin belirtilen maddesi ve işin gereği itibariyle; unvan, isim, soyadı ve mührün okunaklı ve ayrı ayrı, bir birinin üstüne gelmeyecek ve birbirlerini kapatmayacak şekilde olması,

 Mührün üstüne atılacağı belirtilmiş bulunan imzanın da mührü kapatmayacak ve okunmasını engellemeyecek şekilde atılması,

 Suretiyle uygulama yapılması gerekmektedir. (2007/53 s. Genel Yazı)

 

ı) İmza alınmadan işlemin tamamlanmaması:

 

1982/13 sayılı Genelge’de:

“Bazı Noter Odalarından ve Noterlerden alınan şikayetlerde, düzenleme şeklinde yapılması zorunlu bazı büyük değerli işlemlerde taraflardan birinin imzası alınmadan işlemin yevmiye defterine kaydedilip tekemmül ettirildiği ve imzası noksan olan tarafın bazı  ah­valde günlerce imzasının alınmadığı; bu durumda işlemin geçersiz­liği yolunda ihbar ve şikayetlere meydan verildiği gibi noterler ara­sında da rekabet yapıldığı intibaının uyandığı öğrenmiş bulunul­maktadır.

Bu itibarla noterlik işlemleri ve noterlerin kişilikleri hakkında suizanlara neden olabilecek ve yasalara aykırı görülen bu gibi davranışlardan sakınılması” bildirildiğinden bu hususun uygulamada dikkate alınması gerekmektedir.

 

 

3- Düzenleme işlemler:

 

a) Düzenleme şeklinde yapılan bir işlemden talep halinde birden fazla asıl (nüsha) verilebileceği:

 

 Düzenleme şeklinde yapılan bir işlemin talep halinde birden fazla asıl nüsha olarak düzenlenip düzenlenemeyeceği konusunda intikal eden tereddütler üzerine, TNB’ ce Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden görüş talep edilmesi üzerine adı  geçen Genel Müdürlükçe gönderilen ve Yönetim Kurulu'nun 20.07.1999 günlü toplantısında görüşülen 09.04.1999 tarihli, 05147 ve 20.06.1999 tarihli, 09990 sayılı yazılarda;

 “Düzenleme şeklinde yapılan bir işlemden talep halinde birden fazla asıl (nüsha) düzenlenebilir. Ancak, bu takdirde talep edilen her bir nüshadan ayrı ayrı bir işlem kabul edilerek müstakilen harç alınması gerektiği düşünülmektedir” denildiğinden, düzenleme şeklinde yapılan bir işlemden talepleri halinde ilgililerine, asıl harca tabi tutulmak suretiyle birden fazla asıl (nüsha) verilmesi mümkün bulunmaktadır. (1999/24 s. Gnl.)

 

b) 2886 sayılı Kanun uyarınca yapılacak sözleşmelerin düzenleme şeklinde olması gerekmediği:

 

1987/11 sayılı Genelge’de;

“2886 sayılı Kanunun 57 nci maddesindeki tescil ibaresinden ne anlaşıldığına ilişkin yazımıza Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünce verilen 5.2.1987 gün ve 03692 sayılı yazıda;

“Bilindiği üzere, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 57 nci maddesinde, sözleşme yapılması gerekli olan hallerde müteahhit veya müşterinin 31 inci maddeye göre onaylanan ihale kararının veya Maliye Bakanlığının vizesi gereken hallerde, bu vizenin yapıldığının bildirilmesini izleyen 15 gün içinde geçici teminatı kesin teminata çevirerek, noterlikçe tescil edilmiş sözleşmeyi idareye vermek zorunda olduğu belirtilmiştir.

Anılan madde hükmüne göre, müteahhit, ihale kararının kendisine tebliğ tarihinden itibaren tatil günleri hariç 15 gün içinde sözleşme yapmaya ve sözleşmeyi noterliğe tescil ettirerek ilgili daireye vermeye mecburdur. Bu hükme göre sözleşme yapılacak ve noterliğe tescil ettirilecektir.

Tescil, bir şeyin resmileştirilmesi için deftere kaydı anlamına gelir. Sözü geçen 57 nci maddedeki (noterliğe tescil ettirilerek) sözcüklerinden sözleşmenin resen düzenleneceği anlamı çıkarılamaz.

Noterlik işlemleri arasında tescil işlemi bulunmakta ve 1512 sayılı Kanunun 108 nci maddesinde, (kanunen tescili gereken işlemler sicil defterine, sıra numarası altında, işlemin tarih ve numarası, ilgililerin ad ve soyadları ve işlemin niteliği yazılmak suretiyle tescil edilir.) denilmektedir.

Gerek kaldırılmış 3456 sayılı Noterlik Kanununda ve gerekse 1512 sayılı Kanunda, noterlerin zorunlu defterlerinden olan (sicil defteri) ne tescil ettirilecek iş kağıdının resen düzenlenmiş olması gerektiğine dair bir hüküm yoktur. Buna göre, ancak resen düzenleneceği Noterlik Kanununda yazılı sözleşmeler için düzenleme şeklinde sözleşme yapılacak, diğerlerinde imza tasdiki ve sicil defterine tescil ile yetinilecektir.

1512 sayılı Noterlik Kanunun 89 ncu maddesine göre, resen düzenlenecek sözleşmeler, niteliği bakımından tapuda işlem yapılmasını gerektiren sözleşmeler, vekaletnamelerle vasiyetname, mülkiyeti muhafaza kaydı ile satış, gayrimenkul satış vaadi, vakıf senedi, evlenme mukavelesi evlat edinme ve tanıma ile mirasın taksimi sözleşmesi ve  diğer kanunlarda resmi şekilde veya düzenlenme suretiyle yapılması öngörülen sözleşmelerden ibarettir.

Bu itibarla, 2886 sayılı Kanunun 57 nci maddesine göre müteahhit ile idare arasında yapılacak sözleşmelerin kanunun tescilini emrettiği akit ve işlemlerin kaydına mahsus sicil defterine tescilinin yapılmasının zorunlu olduğu düşünülmektedir.” denildiğinden, bu sözleşmelerin noterlikte re’sen (düzenleme şeklinde) yapılması gerekmemektedir.

 

1981/32 sayılı Genelge ile aynı konu ile ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.1.1981 tarihli ve E. 1979/4-259 ve K. 1981/10 sayılı kararı da duyurulmuştur.

 

c) Tapu siciline şerh verilecek taşınmaz kira sözleşmelerinin düzenleme yapılması zorunluluğu olmadığı:

 

Tapu Sicil Tüzüğü’nün “Kişisel hakların şerhi için aranacak belgeler” başlıklı 47. maddesinin (ç) bendinde yer alan “… taşınmaz kiraları için yazılı sözleşme aranır” hükmüne istinaden taşınmaz kiralarının tapuya şerhi için yazılı sözleşmenin yeterli olmasına rağmen, noterliklerde onaylama şeklinde yapılan taşınmaz kira sözleşmelerinin şerh için ibraz edilmesi durumunda bazı tapu müdürlüklerince sözleşmelerin düzenleme şeklinde yapılmadığından bahisle kabul edilmediklerinin öğrenilmesi üzerine, uygulamanın yasal dayanağının bulunmadığı belirtilerek Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden görüş istenmiştir.

 

Adı geçen Genel Müdürlük tarafından gönderilen 25.04.2016 tarihli ve 105/E.874868 sayılı yazıda: “Kira sözleşmesinin tapu siciline şerh verilebilmesi için öncelikle kira sözleşmesinin mevcut olması ve sözleşmede de tarafların bu sözleşmenin tapu siciline şerh verilmesini kararlaştırmış ve sözleşmenin tapu siciline şerhine tarafların yetkilendirilmiş olması gerekir.

a) Kira sözleşmesi yukarıda belirtildiği gibi tapu siciline şerhi kararlaştırılmış, bu şerhe ilişkin yetkileri içeriyor ve sözleşme noterde düzenleme şeklinde yapılmış veya tarafların kendi aralarındaki yazılı sözleşmeleri altındaki imzaları, nüfus bilgileri ile birlikte taraflara ait olduğu noterlikçe onanmış ise, taraflardan birinin (kiralayan veya kira lehtarının) talebine istinaden;

b) Sözleşme taraflar arasında yazılı olarak düzenlenmiş ve sözleşmenin tapu siciline şerhi kararlaştırılmış ancak, imza ve kimlik bilgileri noterlikçe tasdik edilmemiş ise, tarafların veya varsa yetkili (vekaletname, vasi kararı, ticaret sicil belgesi vs.) temsilcilerin nüfus bilgileri ve imzaları tetkik edilmek ve ayrıca sözleşmenin şerhine ilişkin yazılı taleplerine istinaden;

c) Sözleşme noterce düzenlenmiş veya taraflar arasında düzenlenerek imza ve nüfus bilgileri noterce tasdik edilmiş ancak, sözleşmede tapu siciline şerhi kararlaştırılmamış veya buna ilişkin yetki verilmemiş veya bu hususlara ilişkin yeterli açıklık yoksa kiralayan taşınmaz maliki veya yetkili temsilcisinin sözleşmenin tapu siciline şerhine ilişkin yazılı talebi aranmaktadır.” denilmektedir.

 

Yazı içeriğinden anlaşılacağı üzere; tapuya şerh edilecek taşınmaz kira sözleşmelerinin noterliklerde düzenleme şeklinde yapılması zorunluluğu olmadığından, onaylama şeklinde yapılan bu tür sözleşmelerinin ibrazı halinde de tapu siciline şerh verilmesi mümkün bulunmaktadır. (2016/38 s. Gnl. Yz.)

 

ç) Finansal kiralama sözleşmelerinin düzenleme yapılması zorunluluğunun kaldırıldığı:

 

Yürürlükten kaldırılan 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nun 8 inci maddesinde yer alan “Sözleşme düzenleme şeklinde noterlikçe yapılır.” hükmüne 13.12.2012 tarihli  Resmi Gazete’de yayımlanan 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nda yer verilmemesi ve 22 nci maddesinde de bu sözleşmelerin yazılı şekilde yapılacağının belirtilmesi nedeniyle, düzenleme şeklinde yapılma zorunluluğu kaldırılmıştır.

 

Haluk Necdet TEKİN

TNB Eğitim, Sağlık,

Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Vakfı

Hukuk Danışmanı