2024-36 sayılı genel yazı

TÜRKİYE NOTERLER BİRLİĞİ

Hukuki Danışmanlık

Sayı: E-23240125-659-627139-23.01.2024

Konu: Sıhri Hısımlık

 

 

GENEL YAZI (36)

 

     

 

İlgi: Birliğimize ait 14.02.2023 tarih ve (95) sayılı Genel Yazı.

 

 

      Bir noterliğimizden Birliğimize intikal eden, noterlik dairelerine, ÖTV‘siz araç iktisaplarına yönelik istisnadan yararlanmak için başvuran ilgililerden, aracı kullanacaklar için vergi dairesine sunulmak üzere bayii tarafından verilen ve onayı istenen taahhütnamede, aracı kullanacaklar arasında gelin-damat için de taahhütname talep edilmekle,

      1- Gelin/damat açısından taahhütname onaylanıp onaylanamayacağı,

      2-  Anılan taleplerde aracı kullanacak kişileri araştırma yükümlülüklerinin bulunup bulunmadığı,

      3- Ekte sundukları taahhütname örneği benzerinin, Birliğimizin 2023/95 Sayılı Genel Yazısı ekinde de yer aldığı ve açıklamada;

      “Söz konusu taahhütname mevzuatın belirlemiş olduğu kurallara uymak amacıyla kamu kuruluşuna hitaben düzenlenmekte olduğundan, 492 sayılı Harçlar Kanununun 42 nci maddesi hükmü gereğince değer gösterilmesi mecburi olmayan kağıtlar arasında yer aldığı,

      Diğer taraftan satın alınan aracın marka, model ve tipini ifade eden bilgilere yer verilmekle birlikte, istisna/indirime konu ÖTV miktarına yer verilmiş olması halinde dahi bu taahhütname 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun IV/45 inci fıkrası gereğince damga vergisine tabi tutulmayacak, işlemden sadece maktu harç alınacağı”

      Belirtildiğinden, bu durumda, gelin/damat açısından başka bir işlemde noterliklerinde taahhüt onaylanmış ise istisna edilen ÖTV’yi ödemekle sorumlu olup olmadıkları konusunda yaşanan tereddüt nedeniyle mütalaa isteminin görüşüldüğü Yönetim Kurulunun 16.01.2024 tarihli toplantısında (103) sayı ile;

      4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 18 inci maddesinde;

      Eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları, aynı tür ve dereceden kayın hısımları olur.

      Kayın hısımlığı, kendisini meydana getiren evliliğin sona ermesiyle ortadan kalkmaz.

      hükmü doğrultusunda, maddenin lafzi yorumunda, sıhri (kayın) hısımlığın eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımı olması gerektiği, bu durumda kayınpeder/kayınvalide esas alındığında gelin/damadın diğer eşin kan hısmı olmaması sebebiyle sıhri hısım olamayacağı düşünülse de,

      Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.12.1976 tarih 1976/518-559 esas-karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere;

      “Medeni Kanunun 18 inci maddesinde karı kocadan her birinin kan hısımları diğerinin aynı derecede sıhrî hısımları olur, şeklindeki kuralına göre sıhri hısımlık; evlenmede karının kan hısımları ile koca ve kocanın kan hısımları ile karı arasında husule gelen hısımlık (Türk Hukuk lügati sayfa 126) olarak tarif edilmektedir.

        Bu durumda sihri hısımlığın yukarıya alınan TCK. nun 259 ve 524 üncü maddelerindeki uygulamalarda tek yönlü olarak tecasüs edildiği, daha açık bir deyimle yalnız eşin kan hısmının diğer eşin sıhri hısımı olacağı, eşin ise sıhri hısmın hiç bir şeyi olmayacağı söylenemez. Bu görüş hem söz konusu 259 ve 524. maddelerin ruh ve maksadına aykırı düşer ve hem de hısımlık müessesesinin yapısı ile bağdaşamaz.

        Böylece ceza uygulamasında sıhrî hısımlık, eş ile diğerinin kan hısmı arasında evlenme akdi ile karşılıklı olarak doğan bir bağdır şeklinde kabul edilmelidir.”

        Denilmektedir.

        Bir başka anlatımla, gelin esas alınarak incelendiğinde kayınanne/babanın birinci derece sıhri hısım olmasına karşın, gelinin kayınvalide/kayın annenin hısmı olmadığı sonucuna varılmakta, bunun da hısımlık müessesesine uymadığı sonucunu doğurmaktadır.

        Ayrıca Yargıtay 13 H.D.nin;

        23.11.2015 gün 2014/41600 E- 2015/34166 sayılı ilamında;

        …

        Dava, davacı damat tarafından, kayınbabası olan davalıya karşı açılmış olan karz akdine dayalı alacak davasıdır.

        Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle, ispat hukuku yönünden geçerli kuralların neler olduğu ve bu kuralların somut olayda tarafların kayınbaba-damat olmaları nedeniyle, ne şekilde uygulanması gerektiği irdelenmelidir;

         Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 288. (Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 200.) maddesinde, miktar ve değeri belli bir miktarın (HUMK’da 400,00 TL’nin, HMK’da 2.500,00 TL’nin) üzerinde olan hukuki işlemlerin senetle ispat edilmesi gerektiği, aynı Kanunun 290. (Hukuk Muhakemeleri Kanununun 201.) maddesinde de, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilemeyeceği hüküm altına alınmış, yine aynı Kanunun 293. (Hukuk Muhakemeler Kanununun 203.) maddesinde de, senetle ispat zorunluluğunun istisnaları belirtilmiştir. Bu istisnalardan biri de, 1. derece kayın hısımları arasındaki hukuki işlemlerdir.

         Somut olaya bakıldığında; kayınbaba-damat olan taraflar arasında alacak ilişkisinin bulunduğu, nitekim davacı tarafından davalının hesabına EFT yoluyla 6.000,00 TL havale edildiği sabittir.

         22.12.2014 gün, 2014/5580-2014/41048 E-K sayılı ilamında;

         Davacı, davalının damadı olduğunu, kızı ile boşanma aşamasında olduklarını, ilk evlendikleri zaman davalıya ev alabilmesi için ATM den havale yolu ile 20.000,00 TL borç para yolladığını, davalının borcunu geri ödemediğini beyanla 20.000,00 TL' nin borcun verildiği tarih olan 05.01.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

          …

         Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 288. (Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 200.) maddesinde, miktar ve değeri belli bir miktarın (HUMK’da 400,00 TL’nin, HMK’da 2.500,00 TL’nin) üzerinde olan hukuki işlemlerin senetle ispat edilmesi gerektiği, aynı Kanunun 290. (Hukuk Muhakemeleri Kanununun 201.) maddesinde de, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilemeyeceği hüküm altına alınmış, yine aynı Kanunun 293.(Hukuk Muhakemeleri Kanununun 203.) maddesinde de, senetle ispat zorunluluğunun istisnaları belirtilmiştir. Bu istisnalardan biri de 1.derece kayın hısımları arasındaki hukuki işlemlerdir.

         Somut olaya bakıldığında; kayınbaba-damat olan taraflar arasında alacak ilişkisinin bulunduğu, nitekim davacı tarafından davalının hesabına ATM yoluyla 20.000,00 TL havale edildiği sabittir.

         Samsun BAM 1. HD.nin  18.2.2020 tarih2019/2525 - 2020/354 E-K sayılı içtihadında;

         …

         Bununla birlikte mahkemenin İİK 277 ve devamı maddelerine göre yaptığı inceleme ve değerlendirme de hatalıdır. Borçlu K3 ile üçüncü kişi K2 arasında damat-kayınanne ilişkisi olup 1. Dereceden sıhri hısımlardır. İİK 278/1. Maddelerine göre borçlunun kayınannenin davalıya yaptığı tasarrufun bağışlama hükmünde sayılabilmesi için yine İİK 278/2. Maddeye göre değerlendirme yapılabilmesi için, bu maddeye göre tasarrufların " haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçmemesi" gerekir.

          Açıklamaları da dikkate alındığında üst mahkemelerce, bir ayırım yapılmadan kayınvalide/kayınpeder, gelin/damat arasındaki akrabalığın birinci derecede sıhri hısımlık olarak nitelendirildiği görülmektedir.

          Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, hısımlığın her iki taraftan da bakıldığında var olduğunun kabulünün yani gelin ve damadın sıhri hısımlığının ister üstsoy yönünden isterse alt soy yönünden incelendiğinde de varlığının kabulünün hısımlık müessesine uygun olduğuna,

          Ayrıca; yazı ekinde gönderilen ve noterlikçe onaylanan taahhütname örneğinin engelli tarafından verildiği ve aracı kullanacak kişilerin birinci dereceye kadar kan ve sıhri hısımı olduğunun beyan edildiği, beyanın doğruluğunun taahhütte bulunulan kurumca değerlendirilmesi gerektiğinden noterlikçe bir araştırma yapılmasına gerek bulunmadığına,

           Diğer taraftan, noterlik yazısında da belirtildiği üzere, 2023/95 sayılı genel yazımızda da yer aldığı şekliyle anılan taahhütname, mevzuatta belirlenen kurallara uymak amacıyla kamu kuruluşuna hitaben düzenlenmekte olduğundan, 492 sayılı Harçlar Kanununun 42 nci maddesi hükmü gereğince değer gösterilmesi mecburi olmayan kağıtlar arasında yer almaktadır.

           Buna göre, satın alınan aracın marka, model ve tipini ifade eden bilgilere yer verilmekle birlikte, istisna/indirime konu ÖTV miktarına yer verilmiş olması halinde dahi bu taahhütnamenin 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun IV/45 inci fıkrası gereğince damga vergisine tabi tutulmayacağına, işlemden sadece maktu harç alınmasının yeterli olacağına karar verilmiştir.

           Bilgilerinizi ve gereğinin buna göre yapılmasını rica ederim.

 

Emine ÇAĞLAYAN

Başkan